ÖMER FARUK ALTIN/ EGE’YE BAKIŞ-İzmir’in gündeminden düşmeyen ve sürekli tartışmalara konu olan İzmir Körfezi’nin yaydığı kötü koku ve balık ölümlerine ilişkin geçmiş dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer basın açıklaması yaptı. Yaptığı açıklamada başkan olduğu dönemde yaptığı projeleri anlatan Soyer açıklamasında, “Her başkanın sorumluluğu ‘Ben bu Körfez’de yüzeceğim’ demektir, bu sözü bu şehrin belediye başkanı söyleyebilmelidir” ifadelerini kullandı.
“Kirletmemeliyiz”
Bakanlık ile yapılacak hiçbir projeyi reddetmediğini ancak İzmir Körfezi için önceliğin kirletmemek olduğunu söyleyen Soyer, “1986 yılına kadar Körfez’de koku ve kirlilik konusu yaşandı. 70 ve 80’lerde özellikle Bayraklı’dan burnumuzu tutarak geçer ve İzmir’den utanırdık. Nihayet 2000 yılında 1986 yılında başlayan kanal projesi tamamlanıyor ve Körfez sahilindeki büyük kanal projesi tamamlanıyor ve koku sorunu çözülüyor. Büyük ölçüde çözülüyor demek doğru olur çünkü devam ediyor. Tasarımdaki eksik ve hatalar nedeniyle, körfezdeki sığlaşma nedeniyle koku problemi devam ediyor. Önceki dönemde kurulan bilim kurulu çok değerli bilim insanlarını bir araya getiriyor ve sirkülasyon ve navigasyon kanalı fikri ortaya atılıyor. O günkü maliyeti 200 milyon euro civarında. 10 metreden daha fazla su çeken gemilerin de körfeze girmesine olanak verecek bir proje, o nedenle çok değerli. Sirkülasyon kanalının da büyükşehir tarafından yapılmasını öngörüyorlar. Biz bu projeleri reddetmiş falan asla olmadık. Önce kirletmemek için ne tür çalışmalar yapmalıyız diye düşündük. Sirkülasyon Kanalı en fazla körfezdeki temiz su hareketliliğini arttıracak. Bundan önce kirliliği durduracak işler yapmalı ve kirletmemeliyiz” diye konuştu.
“300 km ayrıştırma kanalı yaptık”
Yaşayan Körfez Projesi kapsamında 300 km yağmur suyu ayrıştırma kanalı yaptıklarını ifade eden Soyer, “Yaşayan Körfez adında bir proje ortaya koyduk. Birinci aşama karada yürütülen çalışmalardı. Bu aşamada yağmur sularını ayrıştırmayı hedefledik. Temiz su direkt körfeze akacaktı ve aynı zamanda arıtma tesislerimizdeki baskı azalacaktı. Bu kararın bu kente neşter olmak anlamına geleceğini, çok can yakacağımın farkındayım. 5 yıl içinde 300 km yağmur suyu ayrıştırma kanalı yaptık. Bu rakam 2 bin yıl boyunca yapılmış yağmur suyu kanalının yarısına denk geliyor. Şehri şantiyeye çevirdik. Aşırı yağışlarda su baskınları ve taşkınların azalmasını sağlamış olduk. Kemeraltı’nda olağanüstü ve hassas çalışmalar yaptık. Birçok yerde yaşanan su baskınları tamamen sonlandı. Körfez’de de olağanüstü sonuçlar elde ettik” dedi.
“Gediz Nehri’ndeki kirliliği gördük”
Derelerin ıslahı ve Gediz Nehri’ndeki kirlilik üzerine çalışmalar yaptıklarını açıklayan Soyer, “Derelerin restorasyonunu sağladık. Bu derelerden ortalama yılda 223 km temizlik yaptık. 142 bin ton malzeme çıkardık. Manda ve Meles derelerinin ağzında temizlik çalışmalarını devam ettirdik. 265 bin küp tarama çalışması yaptık. Tüm bunlar bize şunu gösterdi, konunu sebebi kirlilikti. Gediz’i özellikle eklemek gerek, Gediz’in suları dış Körfez’de Uzunada’ya kadar geliyor. Gediz Nehrindeki kirlilik ortadan kalksın diye 4 yıllık bir Gediz güzergahı takibi yaptık. 400 km o güzergaha eşlik ettik. Pırıl pırıl doğan kaynak noktasından itibaren o derenin nasıl kirlendiğini ve körfeze aktığını gördük” ifadelerini kullandı.
“5. Faz 2050 yılına kadar bir mesele değil”
İzBB Başkanı Cemil Tugay’ın “Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi’nde 5. Fazı yapacağız” söylemini değerlendiren Soyer, “Körfez kıyısındaki arıtma tesislerinde gerçekleştirilen revizyon ve geliştirme çalışmalarıydı. Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi 3 büyük havuzla 600 bin metreküp kapasiteyle işliyor. İzmir nüfusundaki artış nedeniyle tesis üzerinde revizyon ihtiyacı doğdu. 23 yıl içinde tesiste hiç revizyon yapılmamış ve çok ciddi bakım ihtiyacı doğmuştur. Tesisin mevcut 3 fazı için yenileme çalışmaları başladı ve 250 milyon TL’lik yatırımla tesis yenilendi. Tabiri caizse 2023 yılında sıfır ayarına getirildi. Bu kapasite ile 2050 yılına kadar İzmir’in ihtiyacını karşılayacak, yani bahsedilen 5. Faz 2050 yılına kadar bir mesele değil” şeklinde konuştu.
“1 milyon metreküp su arıtılabilir”
Karabağlar ve Narlıdere Atık Su Arıtma Tesisleri’nin inşasıyla İzmir’de 1 milyon metreküp atık su arıtılabileceğini söyleyen Soyer, “Karabağlar Atık Su Arıtma Tesisi’nin de projesi hazırlandı. Bu atık su arıtma tesisi kentin atık su arıtma tesisini artırmakla beraber Çiğli’nin kapasitesini de yüzde 15 rahatlatmış olacak. En önemli yanlarından biri deşarj edilecek arıtılmış suyun Meles Çayı’na gidecek olması ve Yeşildere’de yapılması planlanan Expo’ya da mükemmel bir katkı sağlayacak. Böylece Narlıdere’de 21 bin metreküp kapasitesi 56 bine Çiğli’nin kapasitesi 800 bin metreküpe, Karabağlar’ın da eklenmesiyle 1 milyon metreküp su arıtılabilecek” dedi.
“Net olarak söyleyebilirim, bir koku kaynağını ortadan kaldırdık”
Göreve geldiğinde Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi’nde 2 buçuk milyon metreküp çamur birikmiş olduğunu ifade eden Soyer, “Atık Su Arıtmanın 2 önemli yönü var. Su ve çamur. Çamur işlenerek yeterli seviyeye getirilip hammaddeye dönüştürülebiliyor. İşlenen çamur çimento sektöründe değerlendirilecek. Çamurun atıktan hammaddeye dönüşü önemli bir ekonomik katkı olacak. Benim başkanlığım döneminde İzmir en çok arıtma kapasitesi olan şehre dönüştü. Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi teknolojisi ve kapasitesi nedeniyle yanlış bir tercih olmuş. Bu tesis çalışmaya başladığı günden bu yana kadar havuzlarda 50 metreye 2 buçuk metrelik 40 havuzda 2 buçuk milyon metreküp çamur biriktirilmiş. Bizim tespitimiz bunun ciddi bir koku oluşturduğuydu. Hergün çıkan çamuru Manisa’da bir tesise taşıdık. İYTE ile bir çalışma hazırladık. Net olarak söyleyebilirim, bir koku kaynağını ortadan kaldırdık” ifadelerini kullandı.
“Sünger Kent devam etmeli”
Sünger Kent projesinin kesinlikle devam etmesi gerektiğini söyleyen Soyer, “İklim değişikliği, küresel ısınma su kaynaklarına tehdit oluşturuyor. Öncelik mevcut su kaynaklarının korunması olmakla birlikte su kaynaklarını yeniden kazanmak ve alternatif su kaynakları yaratmak olmalıydı. Bu sebeple sünger kent projesi mutlaka sürdürülmeliydi. Hem taşkınları azaltan hem suyu kullanılabilir hale getiren bu proje Türkiye’ye örnek olacak bir projedir. Doğa temelli çözümlerin ilk adımıdır. Güçlü bir potansiyel taşır. Geri kazanılmış su açılacak kanallar vasıtasıyla Menemen Ovası ve kent içine götürebilecektir” diye konuştu.
“Körfez’in 10 noktasında denize girilebilir”
İzmir Körfezi’nin 10 noktasında denize girilebileceğinin İl Sağlık Müdürlüğü raporlarında net şekilde göründüğünü belirten Soyer, “Körfez’de 36, Yeni Foça’da 9, Seferihisar’da 9 istasyonda örnekler aldık ve düzenli olarak inceleyip izledik. Su altı görüntüleme çalışmaları da kesintisiz devam etti. Bu fotoğraflar hayal ürünü değil, bunlar İzmir Körfezi’nde çekilen fotoğraflardır. HİM üzerinden gelen şikayetleri de tüm talep ve şikayetlerden gelenleri ayırarak direkt kendi masama gelmesini sağladım. Haftalık ve aylık grafiklerle şikayetlerin azaldığını ve bilimsel verilere dayanarak kirliliğin azaldığını gördük. Bu raporlar bizim raporlarımız değil, analiz raporları İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Raporlarıdır. İzmir Körfezi’ndeki 10 noktada denize girilebilir” dedi.
“1 yılda ne oldu?”
Körfez’de yaşanan balık ölümlerine değinen Soyer, “1 yılda ne oldu?” diyerek, şöyle konuştu:
“1 yıl içinde ne oldu da körfez kirliliği arttı ve balık ölümleri gerçekleşti. Bu raporlardan sonra ne oldu da İzmir’de böyle bir felaket yaşandı? Üniversiteler, bakanlıklar, belediye birimleri çok çeşitli çalışmalar yapıyor. Örneğin 15 Ağustos’ta başlayan yangın 4 gün boyunca kül yağdırdı ve oksijen seviyesini düşürdü gibi bir iddia var, bunlar araştırılıyor. Bizim bildiğimiz bir şey var. Asla önce kirletmeme projesinden vazgeçilmemelidir. Çevre Şehircilik Bakanlığı ile yapılan görüşmelerin hiçbir zararı yok. Yağmur suyu arıtma tesislerinin yapımı, devülasyon kanalı, sünger kent uygulamaları gibi birçok başlık, İzBB’ye ait konular. Bakanlık körfeze akan derelerin kirliliğini, Gediz’i denetleyebilir, sirkülasyon kanalını yapabilir, körfez çalışmalarına katkı verebilir ama körfez İzBB’nin sorumluluğundadır.”
“İzBB için en öncelikli sorumluluktur”
Körfez için 260 milyon euro kredi bulduklarını açıklayan Soyer, “Araplara satılan limana daha büyük gemiler girebilsin diye bu kanalın bakanlık tarafından yapılacağı konuşuluyor. Yüzülebilir bir körfez hayal değildir, bu hayale bu kadar yaklaşmışken bunu yapmamalıyız. Körfezin 6 ayda nasıl bu noktaya geldiği sorgulanmalıdır. Hatırlayın, 24 Şubat’ta Körfez’de yunus gördük. Benim görev sürem içerisinde Konak ve Karabağlar’da yağmur suyu ayrım hattı yapılması için 110 milyon euro, Fransız bankasından 100 milyon euro, IFC ile 4 yıl anapara geri ödemesiz 50 milyon euro. Yani toplamda 260 milyon euro derhal hayata geçirilmelidir. Körfezde yüzeceğim derken ne ham bir hayal kuruyordum ne de siyasi popülizm yapıyordum. Bunun İzmirlilere karşı sorumluluğum olduğunu söylemiştim. İzmir’in en yaşamsal konusu için kaybedilecek 1 dakika yoktur. Bu çalışmaların gereğini yapacak irade büyük bir ivedilikle ortaya koyulmalıdır. Kimse hayali düşmanlar, siyasi müttefikler ve bahaneler aramasın. İzlenecek yol bellidir. Yaşayan Körfez Stratejisi derhal uygulanmalıdır. İzBB için en öncelikli sorumluluktur” diye konuştu.
“Tugay’a yanıt: Kirlilik 10 senedir var demek doğru değil”
İzBB Başkanı Tugay’ın, “10 senedir kirlilik var” sözlerini doğru bulmadığını ifade eden Soyer, “Hiçbir bilimsel verisi yok. Benim görev yaptığım süre içinde ortaya çıkan veriler değil. İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Laboratuvarlarının 9 Ekim tarihinde yaptığı analize göre böyle bir şey yok. Ben göreve başladığımda körfez kokuyordu. 5 sene içinde geldiğimiz yol budur. ’10 senedir kirlilik var’ gibi şeyler doğru laflar değil” ifadelerini kullandı.
“Körfez’in sorumluluğu İzBB’de”
Körfez’in temizliğinden İzBB’nin sorumlu olduğunu söyleyen Soyer, “Az önce de söylemeye çalıştım. Arıtma tesislerinin işletilmesi, kapasite artırımı, derivasyon kanalı büyükşehirde. Bu sorumluluklar zaten İzBB’de. Çevre Şehircilik Bakanlığı’ndan neyi talep ediyoruz? Birkaç nokta olabilir, yapılsın. Gediz’i örnek verdim, bu suyun nasıl simsiyah aktığını söyledim. Bunun gibi 138 kolu olan derelerin kirletilmesini engellemek İzBB’nin sorumluluğunda. ‘Ben körfezde yüzeceğim’ demem benim fantezim değil. Bu şehrin başkanının sorumluluğu budur. Ben demek zorundaydım, benden sonraki de bunu demek zorundadır” şeklinde konuştu.
“Körfez’de yaptığımız çalışmalar devam etmeli”
Kendi döneminde körfez için yapılan çalışmaların devam etmesi gerektiğini aksi halde kamu zararı oluşacağını söyleyen Soyer, şu ifadeleri kullandı:
“Bu dönemi değerlendirmek için bence çok erken. Benim dönemimde geçmiş dönemde neler yaptığımı biliyorum. 15 yıllık belediye başkanlığı görevinden sonra neyi devraldığımı gayet iyi biliyorum. Bunları bugün konuşmak da doğru değil. 5 yıl boyunca bu kadar yatırım yapılmış ve olumlu sonuç alınmış çalışmalar yok sayılarak bir gelecek tasavvuru yok sayılamaz. Biz bu çalışmaları bilim insanları ile yaptık. Arkadaşlarımızla kendi aramızda ‘ya böyle bir şey yapalım’ diye yapmadık. Raporlar da bizi teyit etti, hayat bizi teyit etti. Kendi dönemimden konuşuyorum, büyük bir iç huzurla söylüyorum. 5 yıl boyunca attığımız adımlar olumlu sonuç verdi. Bundan sonra ne yapılacağına dair bir altlık sunuyorum. Mevcut başkanın basın açıklamalarını okuduğumda, bu çalışmalara hiç değinmediğini gördüğüm için bu açıklamayı yapıyorum. Biz hepiniz parasını bu çalışmalara yatırdık. 10 milyar TL’lik yatırım yaptık. Dolayısıyla bu çalışmaları devam ettirmek gerek, bu çalışmaların devamı gelmezse büyük kamu zararı oluşur.”