Zeytin...
“Akdeniz Güzeli’’...
Anadolu topraklarının ev sahibi...
En Uzun Yaşayan Ağaç = Bir ‘’Dünya Mirası’’...
Dalları akla hemen Barış’ı getiren...
Kutsal kitapların konuklarından, her dinde adı geçer...
İncir gibi, üzüm gibi bereketin, sağlığın sembolüdür!
xxx
Daha önce de yazdık.
12 yıldır iktidar zeytini, zeytinciliği ve doğayı yok etmeye yönelik yasa peşinde.Uğraşıyorlar zeytinle sürekli..
Kaç tane maden şirketine ruhsat verildi bu arada, belirsiz.
Tam yedi kez ısrarcı oldu iktidar partisi, direnç görünce de öneriyi her defasında geri çekmişti.
Yine meclise geldi ’’Reform Paketi’’ adı altında!
24 kanunda ve 2 KHK’de değişiklikli tasarıyı içeriyordu paket.
Pakete göre; bir dönüm alanda 15’ten azsa zeytin ağacı sayısı, o arazi artık zeytinlikten sayılmayacak-mış!
Zeytinliklerin “Ölüm Fermanı’’ olacaktı yasa. Çıkartılsaydı!
Tepkiler oluştu ortak akılda buluşanlardan..
Direnç üzerine -şimdilik- komisyona geri çekildi!
Mutlaka denenecektir yine..
“Barış’’ sembolü; anayurdunda katliamla karşı karşıya hep!..
xxx
Klavye başındayken Soma-Yırca köylülerinin direnişini anımsadım.
Aynı gök altında tuzu ekmeği paylaşanları.
Verdikleri “Zeytin Hayattır’’ kavgası bayrak olanları!
Yaşam hakkını savunanları. Destekçilerini!
Onlar ki; Nâzım Baba’nın “Topraksız öğrenip, kitapsız bileniydiler!’’
İki yıl önce de zeytinciliğin sonu olacak yasa tasarısı sözkonusuyken Yırca köylüleri termik santral inşa edecek şirkete karşı atalarından kalma arazilerindeki ağaçları nasıl korumaya çalışmıştı.
Dayak yemişler, yerlerde sürüklenip kelepçelenmişlerdi.
“Zeytinime dokunma’’ diye haykırmışlardı.
Kavgada pes etmek yoktu!.
Tepkiler yükselmişti, çığ gibiydi..
Şirket yine de binlerce ağacı yok etmiş, bir tane bırakmamıştı.
Doğa tahrip ediliyordu, sadece iktidar seyirciydi !
Çevre; vahşi kapitalizmin kurallarına terk edilmişti(!)
Zulümün en büyüğünü gördü zeytin Yırca’da.
Ama Yırcalı direndi ve zalimleri yendi!
xxx
Alıntı meslektaşımız Melis Alphan’dandır:
‘’Yunanların şöyle bir sözü varmış,
vicdanını rafa kaldırıp cüzdanından
başka bir şey düşünmeyenler iki kez okusun;
‘Zeytin ağacı ustasına der ki; Bana iyi bak, seni besleyeyim.
Bana su ver, seni zenginleştireyim(…)
Bizim artık şu kömür, çimento saplantısından kurtulup katma değeri yüksek ürünler üretmemiz, markalar yaratmamız gerek.
Bunu ne zaman idrak edeceğiz bilinmez ama...
Katma değerli üretim yapmadığımız sürece kalkınamayacağız.’’
O zeytin bilgenin deyişiyle;
‘’Milattan, beyaz adamın Amerika'yı keşfinden,
TBMM'den, Birleşmiş Milletler'den daha eskidir!’’
Yineleyelim biz de!;
Kıymayın şu zeytine, kıymayın güzelim doğaya kıymayın!
xxx
Yılmaz Özdil’in yazdığı gibi!
‘’Aklımız Gökmen’de, Mediha’da, fikrimiz zeytinde!’’
Şu dileğe -biz de- katılalım, soralım ve yanıtlayalım:
’’ Zeytin ağacını koruyanın hayatı zeytin taneleri kadar bereketli, zeytin ağacı kadar uzun, zeytinyağı kadar sağlıklı olsun!’’
Tesis mi, Zeytin mi?
Tabii ki Zeytin !
Zeytin!..